İstanbul, genç grafik tasarımcılar için ne kadar ilgi çekici ve İstanbul habitatını özel kılan nedir?
İstanbul, her biri birbirinden tümüyle farklı yaşam biçimlerini / inançları / kültürleri içinde barındıran büyük bir metropol. Bu farklı kültürlerin ve karakterlerin içiçe olmasının yarattığı zengin bir enerjisi var. Kendi küçük kentlerinde / taşralarında sıkışmış gençlerin kendi olabilmek için geldikleri bir şehir. Gençlerin dünyaya dağılmadan önce toplandıkları, uğradıkları, kendilerini buldukları bir istasyon gibidir, ucu her yöne açılan bir kavşak gibidir.
Sonuçta İstanbul, daha özgür oldukları, farklı karakterlerin birarada olduğu ve iş olanaklarının daha çok olduğu bir yer. Son yıllardaki ekonomik büyümeyle birlikte grafik tasarım ofislerinin sayısı da artmaya başladı. Reklam ajansları da bünyelerine tasarım bölümleri açtı.
Özellikle de İstanbul’daki kültür sanatın çokça üretilip tüketildiği bölgeleri, gençler için bir okul kantini gibidir. Ve ayrıca hiç bir zaman uyumayan, gece gündüz canlı olan bir şehir. Bu bile gençler için bir tercih sebebi olabilir.
İstanbul, standartları olmayan emprovize bir şehir. Burada yaşayanlar için biraz sinir bozucu olan bu durum yine gençlere iyi gelebilir.
İstanbul’daki hızlı büyümenin ve değişen şehrin, tasarımcılar üzerinde herhangi bir etkisi bulunmakta mıdır?
Artan ekonomik büyüme, sosyal kültürel canlanma yeni iş olanakları, yeni fırsatlar yarattı. Ulusal ve uluslararası markaların çoğaldığı bir şehir oldu. Bu arada İstanbul’un dünyayla entegre olmuş ve dışarı açık hali sebebiyle de tasarım anlayışı zenginleşti, çeşitlilik arttı.
Daha önceleri neredeyse tek kaynaktan gelmiş ve dar çevrede oluşmuş tasarım dünyası genişledi. Farklı kaynaklardan, farklı karakterlerdeki yeni tasarımcılar çıkmaya başladı ve tasarım anlayışı da zenginleşti.
İfade çeşitliliğimiz arttı. Daha önceleri sadece tek tip siyasi sloganların veya yine tek tip fontla “Buraya çöp dökmeyin!” türünde uyarı yazılarının olduğu duvarlar şu anda artan kültürel, sanatsal etkinliklerin duyurulduğu ve yine siyasi / kişisel dertlerin bu kez çok daha farklı çeşitliliklerle ifade edildiği yazı, stensil ve afişlerle doldu.
İstanbul ile ilgili eşsiz ve ilham verici olan nedir?
İstanbul, dünyanın en eski şehirlerinden biri olması sebebiyle çok katmanlı ve her bir katmanın izlerinin göründüğü, gizemli, mistik bir şehir. Ve binlerce yıllık geçmişindeki her bir kültürel katmanın irili ufaklı göründüğü bu izlerin, kent belleğinde birikenlerin, bir araya gelmez gibi duran seslerin, renklerin, karakterlerin bir araya geldiği şehrin bu sürprize açık hali tasarımcı gençler için ilham verici olabilir. Örneğin hiç bir yerlerde karşılaşılamayacak doğu-batı melezi anonim grafik tasarım işlerinin olduğu eskici pazarları, grafik tasarım müzesi gibi gezilebilir.
İstanbul / Türkiye’de tasarımcı olmanın zorlukları var mıdır? İşinizde veya mevcut imkanlarınızda herhangi bir şekilde kısıtlı mısınız?
Reklam ajansları bünyelerine tasarım bölümleri açtı ve küçük tasarım ofislerinin bu yapılarla mücadele etmesi çok zor. Maalesef zincir süpermarketlerle kapışan küçük bakkallar gibiyiz.
Geleneksel sanatın işiniz üstünde herhangi bir etkisi var mı?
Doğrusu, bir işe başlarken geleneksel veya evrensel olsun diye kendime koyduğum bir önkoşulum hiç olmadı. Fikrin daha okunur, görünür olması için, onunla didişmeyecek ifade biçimleriyle anlatmaya çalışırım.
Sadece geleneksel motifler değil, zamane motifler de aşinalıktır aslında. Ve uzlaşılmış motiflerle oluşmuş bu durumlar o işin fikrini perdeler, şahsiliğini engeller. Formun aşinalığı, işi anonimleştirip görünmez yapar. Geleneksel veya zamane formlardaki / motiflerdeki bu aşinalık, sadece işin içerigi için değil, bakan için de bir perdedir aslında.
Geleneksel ve zamane motiflere takılmadığında, işin kendisi, bana hep kendi formunu söyledi / gösterdi zaten.
Bir tane ifade üslubu bulup, hayat boyunca da o ifadeyle anlatmak bana kısıtlayıcı geliyor. İfade dili yerine söylediklerindeki kendine özgülük benim için daha iyi.
Sonuçta anlatacağım fikri, usluplaşmış standart bir ifade biçimiyle anlatmıyorum, o fikrin gücünü hangi ifade biçimiyle artıracaksam öyle anlatıyorum. Bu tercihime sebep de mesleğimdeki sonsuz ifade zenginliğidir.
Türkiye’de siyaset ve tasarım arasında nasıl bir ilişki vardır? Bu konunun işiniz üzerindeki etkisi nedir?
Benim işim üzerinde fazla etkisi hiç olmadı.
Türkiye’de reklam şirketlerinin sayısı, tasarım stüdyolarından fazla gibi görünüyor. Neden?
Evet, oransal olarak ortalıkta görünen, üretilen grafik tasarımların çoğu hala reklam ajanslarında üretiliyor. Çünkü reklam ajansları, iş yaptıkları grubun bünyesindeki hiçbir işi kaçırmamak ve o grubun tasarım adına harcayacağı parayı da almak istiyor, büyük markalara toplam hizmet verebilmek için tasarım ihtiyaçlarını da bu hizmete dahil ediyorlar.
Reklam ajanslarının, içlerinde kurdukları “grafik tasarım departmanı”nı adlı adınca dışarıda kurmalarını umut ediyorum. Yine o müşterileri ellerinde tutacaklardır ama böylece, hiç olmazsa müşterilerin, grafik tasarım ihtiyacı için bir reklam ajansına gitmek yerine grafik tasarım ofisine gitme gibi bir alışkanlıkları oluşur.
Halk, tasarımı ne şekilde algılıyor / kabul ediyor?
Halk nezdinde maalesef grafik tasarım hiç bir değer oluşturmadı. “Biraz uğraşsa, alet olsa aslında kendisinin de yapabileceği” bir iş durumunda.
Size göre Türkiye’de ve Avrupa genelinde yeni gelişen önemli trendler nelerdir? Gelecekteki durum ile ilgili düşünceniz nedir?
Rekabet daha da artacak, çok iş üretilecek. İmaj manyağı olduğumuz bu ortamda o ortama attığı her işin görünmesi için tasarımcı, şaşırtma sınırlarını zorlayacak. “Şaşırt beni!” diyen gaddar hedef kitleyi tatmin etmek zorunda kalacak. Hedef kitle şaşırma, tasarımcı da şaşırtma eşiğini sürekli yükseltecek. Kimbilir, belki de tasarımcının şaşırtma güdüsü / uzvu gelişecek (!)
Hızla sıkılan ve hızla tüketen bir duruma geldik. Toplum, ilgisi sürekli canlı tutulması gereken bir ergen gibi oldu. Bu nedenle grafik tasarım da daha dinamik ve daha hareketli olacak gibi duruyor. İllüstratif kafa yaygınlaşacak, daha çok imaj inşaa edilecek, manipülasyon artacak. Lunapark cangılı olacak gibi duruyor.
Mizah ne kadar önemlidir?
Mizah aslında grafik tasarımın temel unsurlarından birisi. Yoksa da geliştirilmesi gereken bir duygudur. Font klasörün olmasın ama mizah duygun olsun. Mizah esnek tutar, muhafazakar olmayı engeller, elastiki düşünmeyi sağlar, bir araya gelmezleri bir araya getirebilir. Mizah tasarımcının özgüvenini, cesaretini arttırır. İşin dinamiğini parçalayıp başka bir şeye rahatlıkla dönüştürebilir... Daha ne olsun.
Slanted Magazine, Istanbul Sayısı 24 / 2014